top of page

İŞ İLİŞKİLERİNDE GÜVEN

Güncelleme tarihi: 27 Şub 2022


Uzun bir süredir iş hayatında güven (confidence) üzerine çalışıyorum. Bu güvenin farklı açılardan (şirket-çalışan, şirket-müşteri, şirket-toplum ilişkileri) üzerine bir yazı dizisi hazırlamaya karar verdim. İlk makaleyi, iş ilişkilerinde güvenin genel çerçevesini ortaya koymak üzerine hazırladım.

Türk Dil Kurumu’na göre güven, kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusudur. Güvenin yüksek olduğu yerde etkili iletişim, samimiyet, sadakat, verimlilik ve performans da yüksek olur. Nitekim Yıldırım ve Demirel (2009), Şirket organizasyonu içindeki güven ile kurumsal aidiyet ve bağlılık arasında pozitif ilişki tespit etmişlerdir.

Şirket içindeki iş ilişkilerimizde güveni 4 boyutta ele almak gerektiğini düşünüyorum:


1) Çalışanların birbirilerine güveni: Farklı departmanda çalışan veya aynı departman içinde farklı görevlerde çalışan beyaz yaka ve mavi yaka çalışanların şirket içindeki iş ilişkilerinde birbirlerine karşı duydukları güveni tarif eder.

Ölçü olarak karşısındaki kişinin teknik yeterliliği, samimi iletişimi, arkasında iş çevirip çevirmediği, verdiği söz yerine getirip getirmediği, kariyer sürecindeki bencil davranışları vs. dikkate alınır. Örneğin bir üretim şirketindeki satışçı müşteri talebine cevap vermeden önce, üretimin ve planlamanın işini aksatmamak veya zora sokmamak için iş yükünü ve alacağı işin teknik olarak yapılıp yapılamayacağını ve ne kadar sürede yapılabileceğini sorarak cevap vermeli. Aksi durumda ben işimi yaptım gerisini planlama ve üretim düşünsün diye bakabilir. Ki bu da belli bir süreden sonra güveni sarsar.

Çalışanların birbirlerine duydukları güven düzeyi, bir çok süreci etkilediği gibi çalışan sayısını ve maliyetlerini etkiler. Fukuyama’nın Güven adlı kitabında “Fransa’da her 100 mavi yakalı işçiye 42 beyaz yakalı çalışan düşerken, Almanya’da bu sayının 36 olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca Fransa’da beyaz yaka ile mavi yaka arasında ücret farkları ortalama 1,75 iken, Almanya’da 1,33’tür. Fransa’da beyaz yakalı çalışanların daha fazla olduğu düşünülürse genel olarak işçilik maliyetlerinin Fransa’da Almanya’ya göre daha yüksek olduğu ifade edilebilir.” Gözlemime göre ülkemizde durum iki ülkenin ortalaması durumundadır.


2) İlk amire (yöneticiye) güven: Çalışanların bağlı oldukları ilk amirlerine (alt ve orta düzey yöneticilere) duyduğu güveni ifade eder. Bu noktada, ‘’ilk amirler çalışanlara adil davranıyor mu? İş hakkında kararlar alırken çalışanların ihtiyaçlarını da dikkate alıyorlar mı?’’ sorularının yanıtını ararlar. Kısacası ilk amirin liderlik algısı ve ekibine verdiği güven, iş tatminini, motivasyonunu, performansı ve iş gücü devir oranını pozitif yönde etkiler.

Fukuyama Güven adlı kitabında, "ortalama bir Fransız ustabaşısına 16 mavi yakalı çalışan, Almanya’da bir ustabaşıya 25 mavi yakalı çalışan bağlı olduğunu belirtmiştir. Bunun nedeni Almanya’da işçilerin beceri düzeylerinin yüksek olması ve birbirlerine duyulan güvenin yüksekliğidir. Çünkü Almanya’da çıraklık ve meslek eğitim sistemi oldukça güçlüdür. Almanya’da tüm gençlerin %70’i kariyerine çırak olarak başlar."



3) Üst yönetime güven: Çalışanların, stratejik kararları verenlere duyduğu güveni ifade eder. Burada güven elde etmek isteyen çalışanların yanıt aradığı sorular şunlardır: ‘’Müdürler, doğru kararları verebilmek için gerekli sektör tecrübesine, vizyon ve yeterliliğe sahip mi? Kaynakları akıllıca dağıtabiliyorlar mı? Sadece iş sonuçlarını değil, çalışanın refahını da düşünüyor mu?, Zor koşullarda sakin kalıp doğru aksiyonlarla ekibine güven verebiliyor mu?, Kendisine bağlı ara kademe yöneticileri aşıp alt kadroya onların bilgisi olmadan talimat veriyor mu?... ‘’ İnsan ilişkilerinde ne kadar çok kurallara bağımlı hale gelirse, birbirilerine o denli az güvenirler.


4) Şirkete güven: Kişilerin bir bireye değil şirketin kendisine duyduğu güveni ifade eder. Bu noktada sorulan sorular şunlardır: ‘’Süreçler iyi düzenlenmiş mi? Tutarlı ve adil midir? Şirket vaatlerini yerine getirir mi?’’ Şirkete güven, işveren markası açısından da önemlidir. Çünkü yetkin çalışanın şirketimize gelmesini ve verimli çalışmasını katkı sağlar. Kendi kreatif ajansını kuran genç bir girişimci olan Merve Yusufoğlu, bir webinarda “kurumsal bir şirkette körelmek istemedim o nedenle kendi işimi kurdum.” Şirkete güvenin sonuçlarını net bir şekilde ortaya koymaktadır.


Söz konusu 4 güven boyutu, farklı olmasına karşın birbirlerine önemli yollarla bağlanır. Örneğin; bir müdür ilk yöneticisine olan güvene zarar verecek herhangi bir şey yaptığında şirkete olan güven de sarsılır. Şirket organizasyonlarda güven yaratmak ve korumak zor olduğu kadar, kritik öneme de sahiptir.


Pek çok araştırma, güven ve kurumsal performans arasındaki ilişkiyi çok net olarak ortaya koyar. İnsanlar birbirlerine ve liderlerine güvendiğinde anlaşmazlıklar daha kolay çözümlenir. Çalışanlar daha fazla risk alırlar. Daha çok çalışır, şirkette daha uzun risk alır, daha iyi fikirler ortaya koyar. Organizasyona ve liderlerine güvenmezlerse, işleri yerine dedikodu ve politikalara daha fazla odaklanır, özgeçmişlerini güncellemekle daha fazla uğraşırlar.


Sonuçta birbirini takip ederek;

👉Çalışanlarının birbirine güvendiği şirketlerde/kurumlarda huzur, mutluluk ve performans yüksek olur. 👉Müşterisine güven veren satış profesyoneli, onu satın almaya daha kolay ikna eder, satış ve satış sonrası ilişkileri daha sağlıklı ilerler. Bu da sonuçlara yansır. 👉Tüketicisine güven veren markaların büyüme potansiyeli daha yüksek olur. 👉Topluma güven veren markaların kurumsal itibarı güçlü olur. 👉Tedarikçilerine, finans kurumlarına, kamu kurumlarına güven veren şirketin işleri de daha hızlı ve daha etkin yürür.

Bundan sonraki yazılarımda iş hayatında güvenin nasıl artırılabileceği, satışta güven, marka yönetiminde güven, aile şirketlerinde güven, liderlik ve güven konularında yazılar hazırlayacağım.

İlginizi çekmesi durumunda bloğumu takip edebilirsiniz.




Dr. Savaş Tavşancı

Kurucu ve CEO